4... Çaylaklar için Doğru Surf Spot Seçme
Sörf dünyasına yeni adım atacaklar için, dibin kum olması, dalgaların yumuşak kırılması ve küçük olması önemlidir.
Her şeyden önce dibin kum olması çok önemlidir. Eğer "reef break" lerde başlarsak bir tarafımızı yaralayabiliriz. Dibin kum olması bu riski kaldırır. Ayrıca dibin iyi kum bank'ına (sand bar) sahip olması gerekir. Bunu da dalgalar kırıldıktan sonra beyaz köpüklerin kıyıya kadar gelmesinden anlarız. İlk başlarda beyaz köpükleri yakalayarak başlarız ve sörfümüzü geliştiririz.
Dik ve güçlü kırılan dalgaları yakalamak tecrübeli sörfçüler içindir. Yumuşak kırılan dalgalar yeniler için daha kolaydır. Türkiye'de Şile Merkez buna güzel örnek oluşturur. Ancak Ağlayankaya'da ise kıyı yapısından dolayı dalgalar dik ve sert kırılırlar.

Yeni başlayanlar her zaman bu konuda daha tecrübeli sörfçülere danışmaktan çekinmemelidirler. Bu sitedeki arkadaşlardan faydalanabilirsiniz.


5... Deniz'e Girmeden Ayağa Kalkma Alıştırmaları

Sörf'ün en önemli kısmı ayağa kalkma (pop up, take-off), uzun süren denemeler sonrasında başarılır. Tahta'nın üstünde ayağa kalkma; şınav pozisyonunda gerçekleşir. Biraz kas isteyen bir aktivitedir. Bu yüzden sörf yapmadığımız zamanlar sık sık şınav çekmek yararlı olur. Hem ayağa kalkma için kollarımızı kuvvetlendirir hem de yüzerken kondisyonumuza faydalı olur.
Ayağa kalkma; kumda boardun finlerini kuma gömdükten sonra (kırılmalarını önlemek için) vucüdumuzu boardumuzun ortasına yerleştiriyoruz ve ellerimizi göğüs kafesimizin kenarlarına getirip, iki ellimiz ile board'a bastırıp bir zıplama ile yapıyoruz. Ayaklar paralel olmalıdır. Ön ayağımız öne geldiğinde arka ayağımızda kendiliğinden gelecektir. Bu alıştımayı teorik olarak açıklamak biraz zordur. Evde iken sık sık bunu yapmalıyız. Mesela günde 20 kere ayağa kalkarak alıştırma yaparsak denizde iken biraz daha rahat oluruz. Ayrıca yapabildiğimiz kadar hızlı kalkmalıyız.
Beynimiz ayağa kalkarken bize komut verip, sağ ve sol ayağımız öne gelir. Ve bütün ayağa kalkma girişimlerimizde hep aynı ayak ön tarafta olur. Bu durum, insanın doğal dengesi ve içgüdüsünden kaynaklanmaktadır. Eğer sağ ayağımız öndeyse "goofy", sol ayağımız önde ise "regular" oluyoruz.
Genelde yeni başlayanlar dizlerini kullanarak kalkmaya çalışırlar. Bu yanlış bir metottur. Dizlerimizi kullanırsak alışkanlık haline gelir ve dalga yakaladığımız zaman ayağa kalkamayız ve düşeriz.
6... Beyaz Köpükleri Yakalamak
Dalgalar kırıldıktan sonra beyaz köpük duvarları oluştururlar. Beyaz köpükler (white water), yeni başlayanların, tecrübe edineceği ilk dalga türleridir. Bazıları beyaz köpüklerde daha fazla, bazıları ise daha az vakit harcarlar. Ama sörf'e başlarken mutlaka beyaz dalgaları yakalamaya çalışmalıyız.
Beyaz köpüklerin, normal dalga yakalamadan farkı eğimin olmamasıdır. Böylece düz suda ayağa kalkmaya çalışırız. Ayrıca kıyıya daha yakın olmalarından ötürü kendimize daha fazla güveniriz.
Board ile denize girildikten sonra 4-5 adım içinde boardu denize yatay biçimde koyarız. Ve her zaman boardun yanında durup iki elimiz ile boardun gövdesini sıkıca kavramalıyız. Eğer board; önümüzde veya arkamızda kalırsa gelen dalgalar hem bizi hemde boardumuzu savurur bu da istenmeyen kazalara yol açabilir.
Kesinlikle dalgaları küçümsememeliyiz. Karadan, küçük gözüken dalgalar tehlikesiz gözükebilir fakat tonlarca kuvvet taşıyan dalgalar, suyun içinde çok güçlüdürler. Dalga bize doğru yaklaştığında, boardun üstüne iki elimiz ile bastırıp hafif bir şekilde zıplamalıyız. Böylece beyaz köpüklerin altımızdan geçtiğini göreceğiz. İlk başlarda dalgalar bizi savurabilir ama suyun içinde vakit harcadıkça beyaz köpükleri daha kolay ve hızlı geçmeye başlarız.
Belli bir seviye suyun içer,sinde ilerledikten sonra beyaz köpükler bize doğru yaklaştığında, boardumuzu kıyıya doğru çevirerek bir hamlede tahtanın üzerinde yatmalıyız. Yatış pozisyonumuz boardun önüne doğru olursa sörf tahtamızın önü suyun içine batar ve devriliriz eğer boardun çok arka tarafında doğru yatmışsak bu sefer de dalgaları yakalayamayız çünkü ağırlık arka tarafa verilip board'un alabileceği hızı keseriz.
Yatış pozisyonumuzu ayarladıktan sonra kuvvetli bir şekilde hız kazanabilmek için kulaç atmalıyız (genelde yeni başlayanlar için ders alınması iyi olur hem daha güvenli olur hem de sörf hocası arkadan bizi ittereceği için dalgaları daha kolay yakalarız). Beyaz köpükler bizi götürmeye başladığı an sörf dünyasının içine girmiş oluruz. İlk başta şaşkınlık ile ne yapacağımıza karar veremeyiz ve akabinde düşeriz. Düşmeler cesaretimizi kırmamalı ve sürekli ayağa kalkmaya çalışmalayız. Ayağa iyice kalkıp dengede durmaya başladıktan sonra daha açıklara gidip dalgaları kırılmadan yakalamaya çalışmalıyız. Fakat biraz tecrübe edinip cesaretimizi ve güvenimizi artırtıktan sonra denemeliyiz.
7... Kulaç Atma (Paddling) Teknikleri
Kulaç atma (paddle; sörf yaparken çevrenizde en çok duyabileceğiniz kelimelerden biri); sörfte önemli kabiliyetlerden biridir. İlk başlarda oldukça zorlanır ve yoruluruz. Doğru tekniği öğrendikçe hem az yorulur hem de daha efektif oluruz.
Board ile yüzerken bazı kaslara(kol, göğüs ve omuz) ihtiyacımız vardır. Bu kasların gelişmesi için sürekli sörf yapmalıyız. Zamanla kaslarımız oluşur ve kondisyonumuzu yükseltiriz. "Bende bu kaslar zaten var" diyenler yanılmış olurlar çünkü sörf yaparken vücudumuzun daha önce çalışmamış noktaları harekete geçer. Malesef kızlar erkeklere göre genetik olarak daha dezavantajlıdırlar. Kızlarda bu kasların yeterince gelişmemiş olması biraz zorlanmalarına neden olur. Fakat bugün dünyada bir çok pro-sörfçü kız bulunmaktadır. Kızların da erkeklere göre hafifliği ve esnekliği avantajlı noktalarıdır.
Bir önceki bölümde bahsettiğimiz gibi board'a dengeli bir biçimde uzanmalıyız. Öne doğru olursa boardun önü batar arkaya doğru olursa board'un hızını kesmiş oluruz. Yeni başlayanlar bu hataları çok yaparlar özellikle de board'un arka tarafına doğru uzanırlar.
Bir kez doğru pozisyonu bulup uzandıktan sonra belimizi hafifçe yukarı doğru kaldırarak board'a verdiğimiz ağırlığı çekmeliyiz. Ayaklarımız her zaman birbirlerine bitişik tutmalıyız ve hafifçe yukarı kaldırarak sudan çıkarmalıyız yoksa hızımız kesilmiş olur. Bu hareketlerde zamanla kaslarımız geliştikçe doğru dengeye bulacaklardır. Ayrıca dengeli yüzebilmek için hafif karın kaslarına ihtiyacımız vardır. Böylece karın kaslarımıza ağırlığımızı verip hızlı, kuvvetli ve dengeli bir biçimde yüzeriz.
Kulaç atarken kollarımızı sokabildiğimiz kadar suya sokup board kenarının hizasında olmalıdırlar. Yavaş yavaş ve sakin bir şekilde kulaç atarak hem enerjimizi koruruz hem de gereksiz yere efor kaybetmemiş oluruz. Bazı yeniler hızlı bir şekilde kulaç atarlar bu yüzden de erken yorurlar ve sudan çıkarlar. Ellerimizi düz ve parmaklarımızı bitişik tutmalıyız. Yüzerken dışarı doğru "S" şeklindegerçekleştirmeliyiz. Ayrıca kelebek tarzı yüzüş şekli de efor kaybetmemize neden olur. Sörf de hızlı kulaç atma değil yavaş ve etkili kulaç atma önemlidir.
Board ile yüzmek belki ayağa kalkmaktan daha önemlidir. Çünkü dalgaları geçerken ve yakarlarken hep kas gücüne ve doğru tekniğe ihtiyaç duyarız. Doğru biçimde yüzemezsek sörf yapamayız. Bu teknikleri hocamızdan veya diğer sörfçüleri seyrederek öğrenebiliriz. Doğru tekniği öğrendikçe gerçek sörfçü olmaya da başlamışızdır.
8... Ayağa Kalkma
Bir sörfçü için; ayağa kalkıp doğanın verdiği gücü sürebilmek veya suyun üstünde yürüyebilmek, sonsuzluk ve özgürlük hissini duymak demektir. Yeni veya tecrübeli sörfçü eğer dalgayı yakalayıp sürebiliyorsa kendisi imkansızı başarma duygusunun sahip olmuştur.
Ayağa kalkmanın da bazı önemli teknikleri vardır. Dışarıdan çok basit gözükebilir ama oldukça zor ve sabır isteyen bir süreçtir. Yeni başlayanlar beyaz köpükleri yakaladığı zamanlar, dalganın kendilerini götürdüklerini hissettikleri anda ayağa kalkmaya çalışmalıdırlar. Dizlerimizi kullanmadan zıplama ile ayağa kalkmalıyız. Ön ayağımız omuz hizasında yani boardun ortasının 1-2 adım ilerisinde, arka ayağımız ise boardun kıç tarafından 1-2 uzakta olmalıdır.
İkinci önemli faktör ise dizlerimizi her zaman bükmeliyiz. Dik pozisyonda yeterince dengede duramayız ve hız da kazanamayız. Çünkü dizlerimizi bükerek boardun ortasına ağırlığımızı az vermiş oluruz.
Üçüncüsü ise ayağa kalktığımızda kalçamızın ağırlığını ön tarafa doğru vermeliyiz. Yani kuvvetimizi ön bacağımıza odaklamalıyız. Ön bacağımız bizi her zaman hızlandırır, arka bacağımız ise fren görevini görür ve bizi yavaşlatır.
Diğer önemli faktör ise ön kolumuz her zaman ileriye doğru açık olmadır. Böylece daha dengeli olup boardumuza yön veririz. Ayrıca kafamız her zaman öne doğru bakmalıdır. Eğer kolumuz açık olursa kafamız da ön tarafa doğru bakacaktır.
Yeni başlayanlar ayağa kalkmada oldukça zorlanacaklardır ve sürekli düşeceklerdir. Düştüğümüzde kafamızı her zaman kollarımızın arasına almalıyız. Ayrıca board'un önüne doğru değil yan tarafına doğru düşmeye çalışmalıyız. Aksi takdirde board bir tarafımıza çarpıp bizi yaralayabilir veya sakatlayabilir.
Sığ sularda sörf yapmamalıyız. Boardumuzun finlerini kırabiliriz. Ayrıca her zaman leash kullanmalıyız. Bazı eski sörfçüler leash kullanmazlar ama yeni başlayanlar kesinlikle kullanmalıdır yoksa düştüğümüzde board bizden uzaklaşır ve akıntı ortasında kalır kıyıya dönemeyebiliriz.
9... Dalgaları Geçme Teknikleri
Yüzerek dalgaları geçmek oldukça zorludur. Tecrübeli ve pro sörfçüler bile dalgalar büyük iken zorlanırlar. Üstümüze doğru gelen dalgayı geçebilmek için bazı teknikleri uygulamalıyız. Bu teknikler board boyutuna göre değişiklik göstermektedirler.
Suya girmeden önce sahilden dalgaların durumunu iyice incelemeliyiz ve yüzerken nasıl metod izleyeceğimizi kafamızda kurgulamalıyız. Dalgalar büyük mü? Hangi sıklıkla kırılıyorlar? Dalgalar set set gelirler. Bazı setlerde 5, bazı setlerde ise 8-9 dalga olur. Bu setler bittikten sonra deniz çarşaf gibi olur ve diğer setler gelir. Ama Karadeniz'de durum biraz farklı ve zordur. Setler sık sık gelir ve aralarındaki periyotlar azdır. Bu yüzden daha fazla efor sağlamamıza neden olur.
Akıntıların yardımı ile açığa gitmek her zaman daha az yorucu olur. Ama yeni başlayanlar hemen bu metodu uygulamamalıdırlar. Akıntılar, bizi diğer dalga gelene kadar açığa sürükleyebilir bu sırada kulaç atarak dalgaların kırılma noktalarının arkasına (line-up) geçebiliriz.
Karadenizde yürüyebildiğimiz kadar boardumuz ile yürümeliyiz. Deniz seviyesi belimizin üzerine geldiği zaman boardun üstüne çıkıp yüzmeye başlamalıyız. Beyaz köpükler bize doğru yaklaşırken veya dalga kırılmadan üstümüze doğru gelirken, boardun önünü sıkıca tutup dalgaların üzerimizden geçmesini beklemeliyiz. Eğer pes etmezsek sonunda "line-up" a (dalgaların arkasına) ulaşırız.
Biraz tecrübe edindikten sonra ve dalgalar büyükse kaplumbağa dönüşü ve ördek dalışı metodlarını uygulamalıyız.
Kaplumbağa Dönüşü (Turtle Roll)..
Eğer büyük boardumuz varsa "duck dive" (ördek dalışı) yapmak zor olacaktır. Onun yerine kaplumbağa dönüşünü yapmalıyız. Dalga üzerimize doğru gelmeye başladığında, hızlı 1-2 kulaç atıp, boardun kenarını sıkıca tutuktan sonra ilk önce suyun içine atlayıp board'u ters çevirmeliyiz. Finler yukarı bakmalı ve board yatay biçimde ters olmalıdır. Board'un altına durup çapa görevini görürüz. Dalgalar üzerimizden geçerken suyun içinde ve boardun altında kalmalıyız. Eğer board'u sıkı tutmazsak dalgalar bizi savurur ve enerji kaybederiz. Bu yüzden sıkıca board'u kenarlarından kavramalıyız (suya girmeden board'un kenarlarını da wax sürersek iyi olur). Dalga üstümüzden geçtikten sonra hızlıca board'u ters çevirip su yüzeyine çıkmalıyız. Tekrardan board'un üstüne çıktığımızda kendi kendimize güler ve harika bir kamplumbağa dönüşü yaptık deriz.
Ördek Dalışı (Duck Diving)..
"Duck Diving"; sörf de en zor hareketlerden biridir. Ama dalgaları geçebilmek istiyorsak ördek dalışını gerçekleştirebilmeliyiz. Ördek dalışını sadece küçük boardlar (5.6-6.6ft.) ile yapabiliriz. Ördek dalışı ismini, kuşların ve ördeklerin dalga geldiğinde suyun dibine dalmalarından almaktadır. Ördek dalışını iyice yapabilmek için defalarca suda denemeliyiz. Küçük dalgalar ile başlamak en uygunudur.


Dalga bize doğru yaklaştığında hızlı 3-4 kulaç attıktan sonra önce ellerimiz ile board'un önünü, dibe batırabildiğimiz kadar batırıp sonra vücudumuzu board ile birlikte suya batırıyoruz. Ardından arka ayağımız veya dizimiz ile board'un kıç tarafında kuvvetli bir biçimde ittirip suyun dibine board ile birlikte dalıyoruz. Bu hamleyi yaparken bacaklarımız ile kurbağa yüzüşü yapıp dalabiliriz. Dalga üzerimizden geçerken biz de suyun altında vücudumuzu board'a yaslayıp suyun yüzeyine yani dalganın arkasına çıkıyoruz.
Ördek dalışını yaparken, board'un kenarlarından sıkıca tutmalıyız. Ayrıca zamanlama çok önemlidir. Dalga ile aramızda 2-3 saniye bir fark var iken yapmalıyız. Eğer erken yaparsak dalga, board ile bizi fırlatır veya geç yaparsak dalga, bizi iyice kıyıya doğru sürükler ve dalgaların arkasına geçemeyiz.
Dalgalar büyük olduğunda, ördek dalışı yapmadan önce derin bir nefes almalıyız. Suyun altında geçireceğimiz bir kaç saniye için yararlı olacaktır. Eğer dalgalar çok büyükse (3m. veya üzeri), dalga bize yaklaşmadan önce eğer etrafımızda başka sörfçü yok ise board'un üzerinden atlayıp, dalabildiğimiz kadar suyun dibine dalmalıyız. Ama dalgaların "leash" mizi kırma olasılığı vardır. Bunu da gözönünde bulundurmalayız.
Suyun üstüne çıktığımızda hızlıca kulaç atmaya devam etmeliyiz. Muhtemel diğer setlerin arkadan gelme olasılığı vardır bu yüzden hızlıca dalgaların kırılma noktalarının arkasına ulaşmalıyız. Ördek dalışını öğrendikten dalgaları geçmeden hızımız artacaktır.
10... İlk Gerçek Dalgayı Yakalamak
Dalga'nın kırılmamış, yeşil ve cam gibi yüzünü sürmek; hayalinizde ve kafanızda daha önce hiç kurgulamadığınız ve yaşamadığınız mucizevi bir olaydır. İmkansızı başardığınızda yani dalganın yeşil yüzünü sürmeye başladığınızda, dünya ile ilişkiniz kesilmiştir. Sanki başka bir boyutta Tanrı ile konuşuyormuşsunuz hissine kapılıyorsunuz. Öyle kuvvetli bir pozitif enerji hissdediyorsunuz ki dalganın hiç bitmemesini arzulamaktan kendinizi alamıyorusunuz.
İşte dünyada bugün, bu yüzden binlerce sörfçü; şirketlerde çalışıp, didinip tüketim mallarına biraz daha harcamak için delice çalışan insanları anlamamaktadırlar. Bu duyguyu bir kez yaşayan yani dalgayı yakalayan bir sörfçü, Dünya'ya ayak bastığında kapitalizm koşullarında birbirleri ile çekişen şirketlerde, bankalarlarda çalışamaz. Aklı, gönlü, mantığı izin vermez. Çünkü artık sörfçüyü, okyanus çağırıyordur. Gitmesi şart olmuştur, önünde koskocaman bir Dünya haritası, cebinde az parası ama içinde okyanus'un verdiği cesaret ile kafasındaki Devlet sınırlarını kaldırıp gittiği her yeri özümseyip, değişik kıtalarda dalgaları yakalaması gerekiyordur.

Bu bölümde, bu kutsal hisse sahip olabilmemiz için, gerçek dalga yakalamayı öğreneceğiz. Bir kez dalgaları geçmeye başladıktan sonra diğer sörfçülerin beklediği yere(line-up, take off zone, peak) gitmeliyiz. Burada deniz daha sakindir ve böylece uzun bir kulaç sürecinden sonra dinlenmemize olanak sunar. Uzun board'a (Longboard) sahip olanlar, biraz daha açıkta bekleyebilirler çünkü dalgaları daha kolay yakalarlar. Kısa board'u (Shortboard) olanlar ise dalgaların kırıldığı noktalara yakın olmalıdırlar. Ayrıca dinlenirken denizi incelemeliyiz. Deniz her zaman bize farklı koşullar ve değişik dalgalar sunar. Ve her zaman "line-up" dan, sahil şeridi farklı gözükmüştür. Bu fırsatı da kaçırmayıp, heyecanımız unutup bulunduğumuz anın tadını çıkarmaya bakmalıyız.
Ne Zaman Dalga Yakalamalıyız..
Dalgalar, kıyıya doğru yaklaşırken, kritik derinliğe'e kadar dikleşirler. Dalga, bir kez dipdeki sığ, kum bank'ına (sandbar) veya kayalıklara (reef) geldiğinde yavaşlar ama dalga'nın tepesi aynı hız ile devam eder. Böylece dalga kırılmaya başlar. Çeşitli dalga kırılma biçimleri vardır. Sörf Bilimi bölümünde bu detayları ayrıntılı olarak inceleyeceğiz.
Dalga'yı gördüğümüzde kulaç atıp, dalganın kırılma noktasının hesaplayarak oraya doğru hareket etmeliyiz. Tecrübe gerektiren bir unsurdur. Dalga dikleştikçe bizde hızımızı, dalgaya göre ayarlamalayız. Eğer çok önceden kulaç atarsak, dalga altımızdan kayar ve kaçırırız. Geç kulaç atmaya başlarsak dalganın tepesinden düşer ve dalga bizi çamaşır makinesinde dönüyormuşcasına döndürür. Eğer yanımızda sörf hocası veya tecrübeli bir arkadaşımız varsa, o bize ne zaman hareket etmemiz gerektiğini söylecektir.
Önemli bir diğer konu ise sörf etik kurallarıdır. Yani başka bir sörfçünün dalgasının önüne çıkmama kuralıdır. Sörf etik kurallarını başka bir bölümde yazacağız.
Dalgayı Yakalama Anı..
Dalga bize doğru yaklaşırken, boardumuzu kıyıya doğru çevirir ve boardun çok önüne olmamak şartı ile uzanırız. Kulaç poziyonunu aldıktan sonra kıyıya doğru sert ve güçlü kulaçlar atarız. Kulaç atarken kafamız sürekli arka tarafa, dalgayı incelemek için dönük olmalıdır. Eğer dalganın beklediğimizden daha önce kırılacağını farkedersek, kulaç hızımızı keser ve kırılma noktasına yaklaşırız. Dalga hemen kırılacak ise bütün gücümüz ile yakalamak için kulaç atmalıyız.
Dalga artık bize yaklaştığında, ilk önce arka tarafımızdan olmak üzere bizi kaldıracaktır. Bu sırada kuvvetli ve dikkatli biçimde kulaç atmalıyız. Dalgayı yakaladığımız an değişik bir his ile aşağı doğru kaymaya başlarız. Yeni olduğumuz için ilk başlarda dümdüz gideriz. Bu sırada hep ayağa kalkmaya çalışmalıyız. İlk başlarda düşmeler (wipeout) olabilir. Düştüğümüz zaman tekrar arkaya dönerek, yüzüp dalgaların arkasına geçmeliyiz.
Dalga Açısına Doğru..
Dalgayı tamamı ile sürebilmek için doğru açıdan yakalamamız gerekiyor. Mesela dalga bize yaklaştığında ne tarafa doğru kırılacağını tahmin etmeliyiz. Kırılma yönünce doğru kulaç atıp, boardumuzu hafif o yöne doğru çevirerek yakalayabiliriz. Ne kadar hızlı ayağa kalkabilirsek, o kadar daha uzun dalgayı sürebiliriz. Yalnız uzun yıllar tecrübe isteyen bir harekettir.
Genel Problemler..

- Board'un önüne doğru uzanmışsak, dalgayı yakalama anında ters devriliriz (Pearling) veya boardumuzun burnu direkt olarak suya gömülür (Nose-diving). Bunun için board'a dengeli uzanıp, dalgayı bu pozisyonda yakalamalıyız.
- Dalgayı kaçırma yeni başlayanların genel bir sorundur. İlk önce board'un çok arka tarafında olmamalıyız. Eğer arka tarafında olursak, board'un kıç tarafı suyun içine gömülür ve dalga da kaymasını önler.
Bir diğer sebep ise doğru kulaç atamamamızdır. Yeterince kuvvetli ve efektif kulaç atamadığımızdan dolayı dalgayı kaçırırız. Kulaç atarken kollarımızın hızlı olması pek önemli değildir. Ne kadar güçlü attığımız önemlidir. Kısa boardumuz olduğunda kulaç atmak ile beraber ayaklarımızı da çırpırak hız kazanmaya çalışmalıyız.

Dalga Sörfü ile Dalga yakalamak sabır isteyen bir süreçtir. Bu süreçte sörf'ün bize sabretmeyi öğrettiğine tanık olacağız. Yavaş yavaş dalgaları yakalamaya başladığımızda hepsinin kıymetini bilip, sırf o anın tadını çıkarmak için bütün hayatımız boyunca suda olacağızdır.