Dalga Sörfü Yapmaya Başlarken Volume @1
3 sonuçtan 1 ile 3 arası

Konu: Dalga Sörfü Yapmaya Başlarken Volume @1

  1. #1

    Standart Dalga Sörfü Yapmaya Başlarken Volume @1

    Dalga Sörfü 'ne Başlarken...

    Dalga Sörfü; yapılması zor olan bir spordur. Vücudun sürekli formda olması gerekir. Suyun içinde ne kadar fazla zaman geçirirsek, o kadar daha çabuk öğrenir ve kendimizi geliştiririz. Dalga Sörfü 'de en zor olan dalgayı yakalayıp ayağa kalkma (take-off) dışında boardun üstünde dengeli biçimde yüzebilme (paddle), dalgaları tanıyıp, geçebilme (paddle-out), dinlenmek için boardun üzerinde dengeli oturabilmek, akıntı yönünü iyi kavrayabilmek ve suyun içinde sörf kurallarına uymak, öğrenmemiz için önemli adımlardır.




    Karadeniz'in dalga ve kıyı yapısı yeni sörfçüler için çok uygundur. Aşağıda yeni başlayacaklar için gerekli bazı bilgiler yer alıyor;
    0... Eğlen ve Hayat'a Gül

    İyi sörf yapabilmek seneler alabilir ama önemli olan tüp'e girmek değil, suyun içinde arkadaşlarımız ile nasıl eğlenip güldüğümüzdür. Kumsal'a bir kez koltuğunuz altında sörf tahtası ile girdikten sonra, ayaklarınızın arasına kum tanecikleri yapıştığı an; sörfçü olmuşsunuzdur. Bir daha asla sörf dünyasından ayrılamazsınız.

    Hız, ses ve dalga enerjisi.. İnsanoğlu, bu dünyada sadece dalga enerjisini hissedebilir ve onu yakalayabilir. Dalga yakalamak; insana imkansızı başarma duygusunu verir ve hayatın günlük sıradanlıklarını farketip yaşama başka bir boyutta bakmanızı sağlar. Dalganın tepesinde, ayağa kalkıp aşağı doğru, dalganın cam gibi yeşil tarafına doğru kayarken duyduğumuz heyecan, bize suyun üstünde yürüyebilme duygusunu hissettirir.

    Her sabah kalkıp robot gibi işe gitmek, daha çok para kazanmak, mevkimizi yükseltmek için başkalarını ezmek..Bunların hepsi, senede bir elbiselerimizi, 5 senede bir arabamızı, 20 yılda bir evimizi değiştirebilmek içindir. Böylece toplum içinde daha iyi bir konum kazanacağımızı, insanların gözünde itibarımızın artacağını düşünürüz.

    Ama insan bir kez dalganın enerjisini, sörf tahtası ile hissettikten sonra bir daha karaya ayak basmak istemeyebilir ve kendini "aloha" kültürüne ( Hawaii'de sörfçüler arasında, basit yaşa ve eğlen felsefesi) bırakabilir. Herhalde büyük şirketlerde çalışan sörfçü sayısı bugün yok denilebilecek kadar azdır.

    Dalgalar, bize hayat'a karşı "bana ne" demeyi öğretir. Sürekli aklımızda dolaşan "bana ne" kelimesi yavaşça beynimizde bir yer edinip, hem dalgaları yakalamamızdaki korkumuzu hem de toplum'un koyduğu basit kuralları önemsemememizi sağlar.

    Ve böylece suyun içinde düştüğümüzde veya bir tarafımız kesildiğinde veya iki saat suyun içinde bekleyip dalga yakalayamadığımızda bile sürekli güleriz, önemli olan Hayata karşı DALGA geçmektir.
    1... Denizde Güvenlik
    Güvenli ve tehlikesiz bir biçimde sörf yapmak istiyorsak denizde emniyetimiz için aşağıdaki bilgileri dikkate almamız gerekiyor. Özellikle de Karadeniz'in soğuk ve rüzgarlı olması, bilinçsizçe sörf yapmak için denize girildiğinde can güvenliğimiz için risk oluşturmaktadır.
    Hava..
    Hava; denizde iken sürekli değişkenlik gösterebilir. Özellikle de tropikal yerlerde aniden gelen fırtınalı hava risk oluşturabilir. Bu bölümde Türkiye'deki hava koşullarını değerlendireceğiz.

    Kış aylarında, Karadeniz'in ağırlıklı olarak kuzey yönü rüzgarları alması hava derecesini oldukça düşürmektedir. Havanın ısındığı zamanlarda yine Karadenizde dalgaların oluşabilmesi için en az orta şiddetli rüzgara ihtiyaç vardır. Rüzgarın sert estiği zamanlarda akıntı artar ve dalgaları geçmek zorlaşır.

    Ayrıca bahar aylarında yağmur sezonları ile birlikte yıldırımlar da oluşmaktadır. Böyle havalarda suya girmememiz gerekir.

    Genelde dalga sörfü için en uygun hava güneşli veya az bulutlu havalardır. Karadeniz 'de zaman zaman basık hava hakimdir. Cesaretimizin biraz kırılmasına yol açabilir çünkü bu havalarda dalgaların rengi koyu, açıklar ise cehennemi andırabilir. Böyle durumlarda tecrübeli sörfçüler ile birlikte denize girmekte fayda vardır. Onların tecrübesi ile yavaş yavaş korkularımızın yok olduğunu göreceğiz.

    Fırtınalı havalarda denize girmemekte fayda vardır. Eğer bulunduğumuz spotta tecrübeli sörfçüler varsa, içeceklerimizi alıp onları kıyıdan seyredebiliriz.

    Su Sıcaklığı..

    Dünyada tropikal yerlerde dalga sörfü yaparken sadece board-shortlarımız ile sörf yapabiliriz. Ama Karadeniz gibi soğuk yerlerde wetsuit'e ihtiyacımız vardır. Karadeniz'de suyun sıcaklığı kışın 6-8, ilkbahar da 10-18, yaz'ın 19-24 ve sonbaharda ise 10-18 derece aralığındadır. Yaz dışındaki bütün aylarda wetsuit giyilmesi gerekir.

    Wetsuit'in kalınlığı 6/5 mm veya 5/4 mm olmalıdır. Ayrıca eldiven, başlık ve botlara da gereksinim vardır. Bu kalınlıktaki wetsuitler ile İzlanda da bile sörf yapabilirsiniz bu da Karadeniz'in ne kadar soğuk olduğunun göstergesidir.

    Özelliklede kış aylarında daha ince wetsuitler ile suya girmemiz büyük bir risk oluşturacaktır. Çünkü dalgalı denizde kıyıya dönmemiz hemen olmayabilir. Bu süre içinde hipotermi'ye (vücut ısı düşüklüğü) yakalanabiliriz.

    Wetsuit alımında tavsiye için sitedeki ilgili arkadaşlar ile iletişim kurabilirsiniz.

    Dalgalar..

    Dalgalar; bizler için hem eğlence hem de biraz korkudur. Her spot'un kendine özgü kıyı yapısı vardır. Bu yüzden dünyanın her yerinde dalgaların kırılışları birbirlerinden farklıdır. Kimi çok tehlikeli (boyun kırıcı), kimileri ise çok yumuşaktır (baby point).

    Dik olarak kırılan dalgalar (hollow waves) tehlikeli ve yakalanıp kalkılması (take-off) güç olan olan dalga türleridir. Kıyı yapısı; derinden bir anda sığlaştığı için dalga enerjisini bir anda bırakır ve böylece dik ve güçlü olarak kırılır. Tüpler bu dalga tiplerinde olur. Hawaii'deki Pipeline buna en güzel örnektir. Dibindeki resifler (reef), dalganın tüp şeklinde kırılmasına yol açmaktadır. Pipeline, sörfçüler arasında en tehlikeli spotlardan birisi olarak bilinmektedir.



    Yumuşak kırılan dalgalar (crumbling waves) ise yeni başlayanlar için uygundur. Derinden sığ kesime doğru dikey bir eğim olduğu için dalgalar enerjisini yavaş yavaş bırakırlar. Büyük dalgalar olmadıkça herhangi bir tehlike oluşturmazlar. Dalgalardan düştüğümüzde (wipe out) her zaman kollarımız ile başımızı korumamız gerektiğini unutmamamız gerekir. Sörf tahtası, resifler veya dipteki kayalara çarpıp istenmeyen kazalara yol açabiliriz.
    Akıntı..
    Özellikle de şiddetli rüzgarlarda, Karadeniz'de akıntı, dalgalar ile birlikte kuvvetli olur. Dalgalar ve rüzgar azaldıkça akıntı da azalır.
    Bazen akıntılar sörfçüler için daha iyidir. Çünkü dalgaların arkasına geçmek için akıntı kullanılıp açığa hızlı bir biçimde yüzebiliriz. Akıntı, bizi açığa doğru çekmesinin sebebi arkadan başka bir dalganın gelmesidir. Dalga kırılıp üzerimizden geçtiği zaman akıntı da biter. Panik yapmamamız gerekir çünkü gelen dalga ile birlikte akıntı da son bulacaktır.
    Akıntıyı deniz yüzeyindeki çalkıntıdan ve hareketlerden anlayabiliriz. Genelde kuvvetli akıntılar kıyıda olur. Açıkta ise rüzgarın oluşturduğu akıntılar vardır. Bu akıntıları farketmek için her zaman kıyıya bakıp bir nokta seçip (ağaç, bina vs.) denizdeki konumumuzu yüzerek ayarlamamız gerekir.
    Deniz Canlıları..
    Deniz kestaneleri, istidreyeler, deniz anaları, bakteriler, yengeçler, vatozlar ve tabiki de dostlarımız köpekbalıkları..
    Çıplak ayak ile dalga sörfü yaptığımız zaman deniz dibindeki bazı canlılar ayağımıza batabilir ve ufak çapta bizi yaralayabilirler. Kimi resif yerlerde sörf için yapılmış özel botlardan giymemiz gerekebilir. Tropikal sularda bakterilerin çokluğu nedeni ile ufak yaralanmalar, mikrop kapıp yaranın daha da büyümesine yol açabilir. Tropikal yerlerde sörf yaparken, yanımızda anti bakteriyel ilaçlar bulundurmamız yararlı olur eğer yoksa yara yerine bolca limon sürmemiz gerekir.
    Köpekbalığı..
    Sörf dünyasının içinde olduğum sürece daha önce hiç sörf yapmamış kişilerden aldığım ilk tepki ve kelime; "Köpekbalığı" 'ı olmuştur. 1975 yılında Steven Spielberg tarafından çekilen "Jaws" filmi hepimize köpekbalığı korkusunu aşılamıştır. Ama bir sörfçüye yıldırım düşme olasılığı daha fazladır veya sörf yapacağımız spot'a giderken trafik kazası ihtimali daha yüksektir.


    Sevgili dostlarımız, geçmişte sörfçülere saldırmış olabilir ama bu sayı çok azdır. Dostlarımız genelde insan etini kemikli diye beğenmez Sadece çok aç kaldıklarında yanılıp bize saldırırlar. Ama tekrarlamak gerekir bu oran çok düşüktür. Köpekbalığının bol olduğu yerlerde, sörf yapılmaması gerekir. Güney Afrika'da Jeffrey's Bay, Kaliforniya'da Maverick's, Meksika'da Ixtapa veya Güney Avustralya'daki Adelaide gibi belli bölgeler saldırıların görüldüğü yerlerdir.

    Eğer köpekbalığı saldırısına uğradıysak, köpekbalığına vurmaya çalışmalıyız. Aldığı darbe ile dostumuz uzaklaşacak ve bir daha saldırmayacaktır. Özellikle burun ve göz kısmı hassas noktalarıdır. Geçmişten bugüne saldırıya uğrayanların anlattığı tecrübelere dayanarak bunları belirtmekteyim.
    - Saldırıya maruz kalmamak için şu önlemleri alabiliriz;
    - Güneş doğarken, batarken veya gece sörf yapmaktan kaçınmalıyız. Köpekbalıklarıın avlandığı zaman dilimleri, güneşin gökyüzünde az olduğu vakitlerdir.
    - Arkadaşınız veya diğer sörfçüler ile birlikte suda olun. Genelde, köpekbalıkları yalnız sörfçülere saldırırlar.
    - Nehir ağızları, liman girişleri, kanalizasyon çıkış yerlerinde uzak durmak gerekir. Nehir ağızları en iyi sörf noktaları olabilir ama gel-git'in alçalıp yükselmesi ile balıkların bu bölgede çok olmasına sebep olur. Keskin dişli dostlarımızın sık sık bu bölgelerde gezinti yapmasına neden olur.
    - Köpekbalıklarının bol olarak yaşadığı yerlerde sörf yapmamalıyız. Fokların olduğu yerde ise köpekbalıkları boldur. Ve bizleri de fok zannedip saldırma olasılığı yüksektir.
    - Suyun çamur rengi gibi olduğu zamanlara dikkat etmeliyiz. Yoğun yağmurlardan sonra su, kıyıdan çikolota rengi gibi olup açığa doğru mavileşir. Bu tip durumlarda su altında görüş mesafesi düşüktür. Köpekbalıklarının yanılmasına sebep olmaktadır. En çok saldırılar bu zaman da gerçekleşir.
    - Açık yaramız olduğunda suyu hemen terk etmeliyiz. 400 milyon yıl boyunca az evrimleşen köpekbalıkları, azıcık kanı bile millerce öteden duyabilir.
    Yine tekrarlamak gerekirse, köpekbalığı saldırısı ihtimali çok düşüktür. Sörfçü Bethany Hamilton'ın 2003 de geçirdiği trajik kaza hala hafızalardadır. Ama Hamilton sörf'e hala devam etmektedir. Sitesini incelemek isteyenler için;
    Bethany Hamilton – Soul Surfer, Professional Surfer, Role Model, Inspiration
    2... Yeni Başlayanlar için Board Seçimi

    Yeni başlayanlar için, board seçimi yaparken dengeli, yüzebilir ve çok ağır olmayan türleri seçmeliyiz. Ve düzgün olması da önemlidir aksi takdirde bir daha sörf tahtası ile deniz'e girmek istemeyebiliriz. Bu bölümde doğru board tiplerini inceleyeceğiz.

    Yeni, Kullanılmış ve Kiralık?
    Kullanılmış yani ikinci el boardlar her zaman yeni başlayanlar (beginner) için daha uygundur. Çünkü board'un taşıması, kullanması ve bakımı özen ister ve zamanla kazanılan tecrübeler ile öğrenilir. İlk başlarda her zaman boardlarımıza istemeden de olsa zarar veririz. Ama ikinci el boardlar ile verdiğimiz zararlar bizi fazla üzmez. Ayrıca fiyat olarak daha hesaplıdırlar.
    Board kiralamak, başlangıç seviyesindekiler için diğer alternatifdir. İlk başta 300-400 dolar ödeyip board almak yerine günlük 30-40 liraya boardlar kiralanabilir.
    Birkaç ders alıp, seviyemizi biraz ilerletip, tecrübe kazandıktan sonra yeni board alabiliriz.
    Fiberglass veya Köpük (foam), Epoxy?
    Çeşitli markalarda köpük boardlar bulunmaktadır. Bu boardlar yeni başlayanlar için kullanışlıdır ama normal boardlar ile hemen hemen aynı fiyat aralığındadırlar. Keskin bir tarafı olmayan, adından da anlaşıldığı gibi köpük ve yumuşak olan sörf boardları çarpma esnasında herhangi bir risk oluşturmazlar.
    Köpük boardları, Karadeniz için elverişli değildir. Çünkü havanın rüzgarlı olması ve board ile yüzebilmenin zorluğu nedeni ile diğer board'lar kullanılmalıdır.
    Fiberglass boardlar, bugün dünyada en iyi sörf boardları sayılmaktadır. Her board'un bir "shaper" 'ı vardır yani boardların hiçbiri fabrikasyon değildir, el işçiliği ile yapılırlar.Düşük fiyatı, hafifliği ve esnekliği avantajlı noktalarıdır. Fiberglass board, hassasdır ve her an bir tarafı çatlayabilir veya kıralabilir. Rüzgarlı havalarda bu boardları sürekli yatay olarak yere koymalıyız. Ayrıca taşırken, etrafa çarpması board'a zarar verebilir. Arabanın üzerine koyduğumuzda ise taşıyıcı iplerini fazla sıkmamalıyız yoksa board'un üzerinde oval çukurlar meydana gelebilir.
    Epoxy boardlar, günümüzde yavaş yavaş popüler olmaya başlamışlardır. El işçiliği ile değil, fabrikasyon ile genelde üretilirler. Fiberglass'lara göre daha sağlamdırlar. Kolay kolay hasar görmezler. Ama sürüş keyifliği fiberglass'lar kadar etkili değiller. Birçok tecrübeli sörfçü, fiberglass boardları tercih etmektedirler.
    Board Uzunluğu..
    Uzun, kalın ve geniş boardlar ile sörf'e başlamak; yüzmek, dengeli oturabilmek ve dalgaları kolayca yakalayabilmek için daha uygundurlar. Birçok insan 7.8 ft. ve daha yukarı uzunlukta, 21-22 in. genişlikte boardlar ile rahatlıkla dalga sörfü yapabilirler. Bu boyutlardan daha kısa ve dar boardlar ile denge kurmak zorlaşır ama diğer boardlara göre hızları ve manevra kabiliyetleri daha fazladır.
    Eğer 50-75 kilo aralığında iseniz 7.6 ft. veya 7.8 ft. , 75-100 kilo aralığında iseniz 8 ft. veya daha uzun boyuttaki boardları seçebilirsiniz.
    Genelde yeni başlayanlar arasında "funboard" lar tercih edilir. Bu boardlar, uzun ve kısa boardlar arasında olup "mini mals" diye adlandırırlar. İyi bir funboard'un uzunluğu 7.6-8ft. , genişliği 22in. civarı ve kalınlığı 2.5-3.5in. aralığında olanlardır.
    Ayrıca boardların önünün yuvarlak (round nose) olması ve alt eğimin (rocker veya bottom curve) iyi olması, dalgaları yakalaladığımızda boardumuzun burnu'nun suya batmasını önler böylece dalga ile birlikte tam dönüp düşmeyiz (pearling). Eğer "bottom curve" düz ise board suya girer kıyıdan izleyenler için güzel düşmeler (wipe-out) sergileriz.
    Uzun boardlar (longboards) ise yeni başlayanlar için uygun değildirler. Hem çok uzun hemde çok ağırdırlar ve kontrol etmesi güç ister. Longboardları sürmek shortboardlar gibi ayrı bir kabiliyet ister.
    Uygun finler..
    Finler boardların sürüşteki dümenleridir. Dengeyi oluştururlar. Board satın aldığımızda finler için ayrı para ödemememiz gerekir. Boardlar finler ile birlikte satılır. Yeni başlayanların buna dikkat etmeleri gerekir.
    Funboardlar; üçlü fin sistemi'ne (tri-fin) sahiptirler. Longboardlarda ise ortada dengeyi oluşturabilmek için diğer finlere nazaran daha büyük bir fin yer almaktadır. Ayrıca bazı "fish board" larda (1970'li yıllarda longboardlara alternatif olarak daha kısa 5.8 -6.2 ft. aralığında yapılan efsane boardlardır) iki fin (twin fins) veya dörtlü fin (quad fins) yer almaktadır.

    Finler sörf yaparken düşüşlerde, boardların üzerine düştüğümüzde kesici olabilirler. Köpük boardların finleri kesici değildir ama sürüş yeterliliği düşüktür. Ayrıca "Pro Teck" finler daha sağlam ve kesiciliği daha azdır.
    3... Sörf Wax

    Tecrübesiz sörfçüler için sörf wax her zaman karışık bir konu olmuştur. Sörf wax'ı boardumuzun üzerine sürüreriz böylece ayaklarımızın, ellerimizin ve gövdemizin biraz daha dengeli olmasına yardımcı olur.
    Yeni başlayanlar genellikle yeni aldıkları boardların üstüne wax sürmezler. Ama suya girdiklerinde bir kulaç bile atamazlar ve komik anlar yaşatırlar. Wax her zaman her suya girişten önce sürülmelidir. Birçok wax markası vardır; Sex Wax, Mrs. Palmers, Sticky Bumps, Mr Zog's, Bubblegum ve diğerleri.. Benim tavsiyem Sticky Bumps olacaktır. Sürümü ve kullanışı en iyi wax'dır.
    Wax'lar su derecelerine göre çeşitlilik gösterirler. Denizsuyu sıcaklığına göre wax kullanmak daha yararlı olur. Soğuk Wax'ı sıcak suda kullanırsak anında suyun içinde eridiğini görürüz veya Tropik Wax'ı soğuk su için sürerken soğuk havanın da etkisi ile kullanmakta zorlanırız. Bu yüzden wax alırken sörf yapacağımız spot'un denizsuyu sıcaklığına göre seçim yapmalıyız. Mesela;
    Tropik Wax: 25 C ve daha yukarı denizsuyu sıcaklığında,
    Sıcak Wax: 18-24 C denizsuyu sıcaklığında,
    Serin Wax: 14-20 C denizsuyu sıcaklığında,
    Soğuk Wax: 15 C ve daha aşağısındaki denizsuyu sıcaklıklarında kullanılırlar.
    Wax kullanımı..
    Wax'ı boardumuzun üzerine yuvarlak çizerek kıçtan burna doğru sürmeliyiz. Ellerimiz ile ördek dalışı (duck diving) ve kaplumbağa dönüşü (turtle rolling) yapmak için board'un kenarlarına da sürmeliyiz. Wax'ı kıçtan itibaren board'un 3/4'üne yaymalıyız. Çok sert bastırmamız gerekmez.
    Güneş altında wax sürmeyiniz. Wax hemen erimeye başlar ve erimiş wax'ı board için kullanmak iyi değildir. Ayrıca wax'a kum taneciklerinin yapışmamasına özen göstermeliyiz. Yoksa boardumuzun üstünde de kum taneleri olur. Bu nedenle yüzerken boardun üzerine yapışan kum tanecikleri vücudumuzu tahriş eder.
    Wax'ı yazın arabanın içinde koltukta veya öngözde bırakmamalıyız. Eriyip arabanın her tarafına yayılabilir. Wax'ı güzelce sarıp bagaj'a koyabiliriz veya çantamızın içine yerleştirebiliriz. 1-2 dolar'a satılan waxlardan birkaç tane alıp evde bulundurabiliriz.
    Wax'ı çıkartırken..
    Senede iki defa boardumuz temizlemek bakım açışından iyi olur. Böylece hem boardumuz temiz tutmuş hemde üzerine yapışan kum, ot vb. nesneleri çıkartmış oluruz. Wax'ı çıkartmak için wax Comb' a ihtiyacımız vardır.
    Wax Comb'lar genelde board short aldığımızda cebimizde olan ama bir türlü ne işe yaradığını çözemediğimiz aletlerdir Wax Comb'un geniş kısmı ile wax'ı kazıyarak çıkartabiliriz. Wax'ı kazımadan önce güneş altında en az yarım saat bırakarak wax'ın çözülmesini sağlarız. Eğer hava kapalı ise saç kurutma makinesini kullanabiliriz.
    Lütfen temizlediğimiz waxları çöp kutusuna atmayı ihmal etmeyiniz.

  2. #2

    Standart Cevap: Dalga Sörfü Yapmaya Başlarken Volume @1

    boos o köpek balığıda olacak mı :D ?
    BoarD_Delüsü
    12/12/1984 A Rh(+)

  3. #3

    Standart

    Kopekbaligini da yakalayip sahile cikana weaksurf hediye ediyoruz

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •